Bugün günlerden bigün. Bu günü anlamlandıran kişi ise şu anda uzakta, pek bi uzakta, kendi kafasına göre takılmakta, ders çalışmakta, oraya buraya sıçmakta, nette dolanmakta, bloglarıyla uğraşmakta. Bu yazının amacı ise ona ne kadar uzakta olsada yakında olduğunu hatırlatmak. İlk yazımı ona ithaf etmemin gizemi de bugün de yatıyor zaten. Bugün onun doğumgünü…
Daha bugün başladım bu blog işine, görünüm ayarlarını bile yapamadım, mal mal gözüküyo ilk bakanlar için. Mal dedim de aklıma geldi; hiçbirimiz mal olamayız onun olduğu kadar ama hiçbirimizde reddedemeyiz onun kadar, onu birisinin anlayabileceğini. “Bilader kimse beni anlamıyor” deyişi, “gel ne olursan ol gel” der gibi çınlar kulaklarımda yıllardır.
Ulu bir şahsiyet olduğuna inananlar olduğu kadar senin benim gibi bir insan olduğunu göz önünde bulunduranlar da vardır mutlaka. Zekidir, pek bi zekidir hemde; defterlerine yan çizik atmaya çalışan anasınıfı arkadaşlarına gazetede ki spor haberlerini okuyacak kadar. Güçlüdür; o kadar güçlüdür ki neresine dokunursanız dokunun “Ya bilader ya oraya vurma orası çok acıyo!” diyecek kadar. Hızlıdır; o kadar hızlıdır ki yamuk bacaklarına rağmen futbol sahalarında onu gol atmaktan alıkoyacak hiç bir defans oyuncusu daha doğmamıştır anasının karnından. Yakışıklıdır çok yakışıklıdır bizimki. Ortalığın tozunu attırır ama o toz bulutu içinde ne yaptığını kendisi bile anlayamaz, tozlar indiğinde ise tek başına bi sağa bi sola bakınırken bulur kendisini. Çok avrupaidir; bayılır yurtdışında yaşamaya ama vazgeçemez anasının yolladığı tereyağını ekmeğine sürüp karnını doyurmaya. Bizim oğlan anlayacağınız inanılmaz birisidir; yenilmez, yıkılmaz, unstoppable dır. Tek bi kusur vardır… oda çok sevmesidir…
O kadar çok sever ki insanları, o kadar değer verir ki sevdiklerine; her şeyden öne koyar onları. O kadar inanır ki sevgisine hayatında ki tek yumruğu sevdiğine inandığı kişi uğruna atmıştır karşısındakine. Herkesin zayıf bir noktası vardır, bizim esas-oğlanında zayıf noktası sevgisidir…
24 yıldır süregelen yaşamımda tüm hatıralarımın mutlaka bir kısmında yer almasının nedeni de budur. Çünkü insan kendini sevenlerle ona değer verenlerle biraz daha ışık bulur biraz daha sıkı tutunur hayata. Onları hep etrafın da tutmak ister, bilir ki onlarla daha güçlüdür.
Biz böyle büyüdük; 3 bilader olarak. Kimimiz gitti kimimiz gidecek ama yer değiştiren sadece ayak izlerimiz olacak. O salak şakalar, ağlak anılar, aptal sırıtmalar hep burda, içimizde kalacak. Şimdi uzakta “yanlız” başına biraları tokuşturmanın verdiği hüznü anlamamak mümkün değil. Biliyorum bilader ama sende bil ki bizde burada senin için kadehlerimizi kaldırıyoruz.
Nice yıllara kardeşim, nice gelecek güzel yıllara… Yeni yaşında yeni umutlar, yeni heyecanlar bekliyor seni. Ne gülümsemeyi ne de hep yanında olduğumuzu unutma.
Bayıldım. Mükemmel yazmışsın.
Alper’e hislerimi böyle anlatamadığım için ezik hissettim.
Seni de takdir ederek önünde eğiliyorum Cur.
İyi ki doğdun Alper.
ozancım süper yazmışsın arkadaşım alperi daha güzel anlatamazdı herhalde kimse tebrik ediyorum seni
alper doğumgününü yeniden kutluyorum iyiki doğdun güzel insan!
Dogumgunumde aglattin beni bilader, ask olsun. Ama bir o kadar da guldurdun, ask olsun.
Kiyamadim sozlerine, bulamadim layik cevaplari bu yaziya. Hic bisey soylememek lazim belki de, bilemedim, ama bikac soz de soylemek istedim, ama iste boyle toparlayamadim.
Kendi blogumda, kendimi anlatan bir yazi yazmistim. Simdi anladim ki, kendimi o kadar da iyi tanimiyormusum, sen beni cok daha iyi taniyormussun. Agladim ben de, tekrar tekrar okudum yazini dogumgunumde ve sonrasinda.
Beni benle tanistirdigin icin tesekkur ederim, hep yanimda oldugun icin tesekkur ederim, her zaman oldugu gibi dogumgunumde de yanimda oldugun icin tesekkur ederim.
Kardesim oldugun icin tesekkur ederim…
Yarım saattir birşeyler yazmalıyım ben de diyorum. Yorum yapmalıyım gizli öznelerinden olduğum bu yazının altına… Sonra fark ettim yine alper demiş denilmesi gerekeni. Aşkolsun bilader sana…
Not: Oğlum bak bu herif gurbette filan diye iyice duygusal filan yazılar yazmaya başladık birbirimize. Bu da çok güzel de Dutch biladerimiz gelince avrupanın sonundaki bu şehre, yine bir pizza hut sınırsız mı olur, artık bilmiyom gülmekten yemek yiyemediğimiz bir yerlere gidelim, sarhoş olalım alper bana kova getirsin, ben onu tokatliyim, bana üç kişi girin birinizin omuzunda lif kopartiyim, ozanla dalga geçelim sesin ince diye siz bana tıs tıs tıs deyin otobüs gibi güliyim ben, alper triplere girsin beni hiç anlamıyonuz diye… Bu cümle ne ara bu kadar uzadı ki şimdi…